Kartepe Uzunbey’de kurulması planlanan çelik haddehanesi, yalnızca çevresel değil, sosyal ve vicdani bir mesele olarak karşımızda her daim durdu.

 Yaklaşık 3 yıldır süren ÇED süreci boyunca yapılan itirazlar, dilekçeler ve toplantılara rağmen, geçtiğimiz günlerde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan “ÇED Olumlu” kararı çıktı.

Sessizlik, Rant ve Sözde Çevreciler

Bugün bazı çevre platformları, STK’lar ve siyasiler haddeciliğe karşıymış gibi görünüyor. Peki ya dün? Kartepe’nin verimli tarım arazileri birer birer imara açılırken, bu insanlar neredeydi? Lojistik depolar yapılırken mesela?

O zamanlar sessiz kalanlar, şimdi “çevreci” makyajlarla sahneye çıkıyor.

Bence susun, uzatmayın…

Bu süreçte Kocaeli ve Kartepe Belediyesine “gönderme” yapmayın..

Siyaset üstü konular konuşulurken siyasetin desteklendiği öngörüyü aynı siyaset içindeki vatandaşın desteklemediği özellikle yaşadığı yer ile ilgili çevreci atmosferin oluştuğu bu alanda çok olduğunu biliyoruz.

Kartepe halkı, kimlerin gerçekten doğayı savunduğunu, kimlerin ise yalnızca emlakçı gözüyle tarım arazilerini nasıl kime peşkeş çekildiğini göya yatırım yapıyoruz mantığı ile bilmekte.

“Yapılaşmaya karşıyız” deyip belediyeden ruhsat koparmaya çalışanlar…

Bugün timsah gözyaşları dökenlerin, sattıkları tarım arazilerinden aldıkları komisyonları çok iyi biliyor vatandaş..

Açık konuşmak gerekirse, mesele bir haddehane değil.

Mesele; samimiyet, vicdan ve gelecek kuşaklara bırakacağımız miras olmalı bence.

Sürdürülebilirlik Varsa, Hâlâ Geç Değil

Haddene için ,Her şey bitti mi? Hayır.
Eğer bu yatırım kaçınılmaz ise en azından çevresel etkileri en aza indirecek zorunlu kriterler getirilmelidir. İşte sorulması gereken bazı net sorular:

Yeşil çelik üretimi ve karbon yakalama sistemleri entegre edilecek mi?

Yenilenebilir enerji ve yeşil hidrojen kullanımı planlanıyor mu?

Toz, gürültü, atık su ve ağır metaller için filtreleme ve arıtma sistemleri kurulacak mı?

Tesisin doğrudan etkilediği ekosistemler için telafi edici çevre yatırımları yapılacak mı?

Unutmayalım ki çelik üretimi, doğru teknolojilerle çevreye zararsız hâle getirilemez ama zararı azaltılabilir. Bu da kamu baskısıyla, sivil denetimle ve sürekli raporlamayla mümkün olabilir.

Daha Fazla Şeffaflık, Daha Fazla Katılım Şart

Bugün artık üretmek yetmez; sorumlu üretmek zorundayız. Çevresel ve toplumsal maliyeti göz ardı eden hiçbir yatırım uzun ömürlü değildir. Yerel halkın kaygıları dikkate alınmalı, bağımsız uzmanlardan oluşan denetim ekipleri sürece dâhil edilmelidir.

Çelik gibi sert bir yatırım yapılacaksa, bunun vicdan gibi şeffaf ve çevreyle uyumlu olması gerekir.

Çevre dostu teknolojiler olmadan bu yatırım, ekonomik değil, ekolojik bir yıkımdır baktığınızda eğer karar verilmiş kollar sıvanmış ise bu iş için karar vericiler ve işletme şunları takip etmeleri zaruridir.

Kalın Sağlıcakla

Metin Şendil