Son dönemde teşkilatlarını mercek altına alan AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, parti teşkilatlarına önemli bir uyarıda bulundu. Bu uyarı, bazı kesimler tarafından sosyal medya duvarlarında paylaşıldı ve akıllara “Neden suskun kalınıyor?” sorusunu getirdi.

Suskunluğun Bölgesel Bakış Açısı ve Menfaat Grupları

Aslında bu suskunluk biraz bölgesel bakış açısıyla değerlendirilebilir. AK Parti’nin 22 yıllık iktidarı dönemindeki hizmetleri görmemek akıl kârı değil. Zira bu hizmetlerde birçok menfaat grubunun “kayıkçı kavgası” Cumhuriyet’ten beri süregelmekte. Diğer bir konu ise bu yozlaşmış şartların önüne geçilememesi. İktidar partisi siyasi gücü elinde bulunduran bir kurum olmasına rağmen, teşkilatlar içinde bazen problemler yaşanabiliyor. Menfaat, çıkar ve yolsuzluk yapanlar olur; bu, ülkemizde 80 yıldır düzelmeyen bir yapı. İstisnalar kaideyi bozmaz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Net Mesaj: “Korkan Çekinen Varsa Görevi Bıraksın!”

İşte tam da bu noktada, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın teşkilatlara yönelik sert uyarısı devreye giriyor: “Korkan, çekinen varsa lütfen görevi bıraksın.”

Erdoğan, özellikle CHP’li belediyelerdeki yolsuzluk ve beceriksizlik iddiaları karşısında suskun kalınmasına sert tepki gösterdi. Bu durumun, teşkilatların milletin hakkını kimden koruyacağı sorusunu gündeme getirdiğini belirtti:

“CHP’li belediyelerde bu kadar çok açık, yolsuzluk, beceriksizlik varken suskun kalanlar, milletin hakkını kimden koruyacak?”

Reisi Cumhur, teşkilat yöneticilerini şu sözlerle uyardı:

• CHP belediyelerindeki skandallar karşısında sessiz kalanlar, görevlerini yapmıyor!
• AK Parti, sadece seçimden seçime değil; her gün millet için mücadele eder!
• Eleştirmekten korkan, savunmaktan çekinen teşkilatçı, milletin davasını omuzlayamaz!

Eleştiri Kültürü ve Yalakalık Sorunu

AK Parti iktidarı elbette eleştirilecek, muhalefet de muhalefetliğini yapacaktır; fakat bunu kırmadan, dökmeden yapmalı. Öz eleştiri yapan basın medya kuruluşları ve STK’lar olmalı. Ancak ne yazık ki, “Bugün iktidara yakın olayım, birçok işim halledilir” benzeri yalakalar, açık konuşmak gerekirse, bu iktidara gün be gün zarar vermekte. Özellikle Kocaeli’deki sosyal medya platformların’da, basın, iletişim, STK’lar ve birçok kurum ile vatandaş üzerinden bunları açıkça görmekteyim.

Siyaset Bir Dik Duruş Hareketidir

Siyaset, bir dik duruş hareketidir. Çünkü doğru bir tanedir. Ceket iliklemek dahi farklı anlamlar taşır; bir eğilerek iliklemek vardır, bir de dik olarak iliklemek vardır. Dik olarak ilikleyen, makama saygıdır. Diğeri ise sonuçsuz biat ve nemalanma. Bu görüşte olanların bir kısmı, ilmi bilgi ve genel değerlendirme yeteneğinden yoksundur. Siyaseti bir pazarlama aracı gibi görüp, hakim konuları geçiştirirler. Makamın bu dalavere hareketini görmediğini sanırlar. Görenler görür, görmeyenler o gibilerin çarkına girer. “Tencere düşer, kapağını bulur” misali…

Sizleri çok fazla yormak istemem. 80 öncesi dönemde, “karma devlet ekonomisi” ile yürütülen ekonomi düzeninde  yolsuzluklar ile 80 sonrası 24 Ocak Kararları ile serbest piyasa küresel sistemini kabul ettiğimizden beri olan yolsuzluklar, bu ülkenin kaderi değildir. Bu durum, tamamen ahlaki değerle ’de  çöküşü gösterir.

Finans Gücü ve Vatandaşın Bilgeliği

Siyasiler şunu iyi bilmeli: “Siyaset güçlü finansla şekillenir, böylece iktidara gideriz” fotoğrafını artık kafalarından çıkarmalıdırlar. Vatandaş siyaseti ve siyasetçinin ciğerini bilmektedir.

Sessizlik, Yanlışın Tarafında Olmaktır

Unutmayalım: Sessizlik, yanlışın tarafında olmaktır. Tıpkı şu sözdeki gibi: “Haklı olduğumuz yerde susmak, haksıza cesaret verir.”

Bir anektod ile bitirmek istiyorum: Bu yazı üzerine bir CHP’li Vekil, İzmir’deki Belediye başkanına destek için gidiyor; fakat Kocaeli’de bir toplantıya katılması gerekiyor ve toplantı saatinde katılıyor. “Bir geldim, yolda  bir bastım” diyor etrafındakilere, “yetiştim” diyor.Nerden dediklerin’de “Yeni Otobandan” ifadelerini kullanıyor.

Anlayan anlamıştır zannediyorum…

Sağlıcakla kalın,

Metin Şendil